Cuma, Aralık 08, 2006

Hafif bunalmış ve dağınık bir Chroma portresi

Çocukluğumdan beri beynimde dönen bir laf var: "Dışarıda bir yerlerde başka bir hayat var benim bilmediğim,tanımadığım". İşte bu yüzden kendimi hiç dünyanın merkezi gibi göremedim. Yaşam tarzım, şartlarım ne kadar değişse de hep "lan, bambaşka bi şekilde yaşıyor olabilirdim" dedim kendime. Mesela 1995 yılının Haziran ayında girmiş olduğum ÖYS sınavında (ki o zamanlar 2 aşamalıydı sınav: ÖSS & ÖYS şeklinde ve tercih listesi sınava girmeden önce verilirdi) 1 soru daha fazla yapmış olsam ya da 2 soruyu boş bırakmamış da yanlış yapmış olsam ya da tercih sıralamasını farklı yapmış olsam bambaşka bir noktada olabilirdim şu an. Veya mesela Ankara'da değil de Afyon'da ya da Türkiye'de değil de Filipinler'de doğmuş olabilirdim. Ne garip di mi :))Ama şu an buradayım ve bu şekilde yaşıyorum.
Aslında burada olmuş olmak tamamen benim tercihim değil. Misal, bana kimse sormadı (soruldaysa bile hatırlamıyorum) dişi mi olmak istersin erkek mi diye, zenci mi olmak istersin sarı mı diye (aslında her iki renge de yakınım)... Şikayetçi miyim halimden, hayır da, daha farklı olabilme ihtimali hep vardı.


Farklılıklar bi yana, sanırım çoğumuz kendi küçük dünyamızda yaşıyoruz. TV izleyerek, gazete okuyarak gündemi takip ettiğimizi sanıyoruz ama dışarıda bir yerlerde göremediğimiz hayatlar; duymadığımız, bilmediğimiz kaskatı gerçekler var. Uzadı gene, varmak istediğim nokta şu: Bir süre önce, severek takip ettiğim blog yazarı B. Duygu Özpolat Eren’in (Biyolokum), hem blogunda hem de yazarı olduğu moleschino.org’da yayınladığı bir yazı var, Ruanda hakkında. Okuduğumdan beri günlerdir kendime gelemiyorum. Ben kendimi ne zannediyormuşum da farkında değilmişim diyorum. Meğer ne çok kapılmışım çevremdeki küçük dünyaya diyorum. Birkaç yıl önce haberlerde birkaç satır geçtiğini hatırlıyorum konu ile ilgili ama gerçek anlamda hiç dikkat etmemişim orada olanlara. Hele moleskinde yapılan yorumlardan Banu’nun yazdıklarını da okuyunca resmen küçüldüğümü, ufaldığımı hissettim. Tanrım, bilmek gereken ne kadar çok şey var şu dünyada.
Hem kendimle ilgilenmek hem dışarıyla alakadar olmak, hem ülkemin gündemini bilmek hem de dünyayı izlemek, hem yakın tarihi öğrenmek hem de paleoantropoloji okumak, hem teknolojik yaşamak hem de antikaya merak sarmak, hem mikro bakmak hem makro görmek, hem işimde başarılı olmak hem de süper bir sosyal hayata sahip olmak, hem gerçekleri bilmek hem da hala içindeki insan sevgisini kaybetmemek isteyen bir kişiyim. Zor di mi?

Karikatür: Piyale Madra, 08.12.2006 tarihli Radikal gazetesi

0 yorum: