Perşembe, Şubat 24, 2011

Bakıcı

Kendimi bildim bileli çalıştım ben. Şurda ve şurda bahsetmişim biraz. Evde oturamam ben. Doğum iznimde bunu daha iyi anladım. Çocuğum olsun da evde ona ben bakayım gibi bir ruh haline giremedim hiç. Sebep sadece ekonomik değil, psikolojik olarak da olumsuz etkileniyorum çalışmıyor olmaktan. Çocukla "kaliteli vakit geçirmenin", sürekli beraber olmaktan daha önemli olduğuna inanıyorum.

Çalışan anne çocuğuyum. Anneanne ve babaanneyi hiç tanımadım. 5 yaşına kadar teyzem ve halam bakmış. Sonra kreşe başlamışım. İlkokul 1. sınıfta yuvaya gittim, 2. sınıfta bir komşumuz bakıcılık yaptı, 3. sınıftan itibaren de evde tek kaldım. Ve açıkcası hiçbir zaman keşke annem evde dursaydı da bana daha fazla vakit ayırsaydı diye düşünmedim. Aksine annemin çalışıyor olmasının, özgüvenimin artmasında büyük rolü vardır. Kızkardeşim 3 aylıkken kreşe başladı. Şimdi 23 yaşında. İletişimi güçlü, kendi ayakları üstünde durabilen, kararları mantıklı, son derece sosyal bir insan. Simay'ın da teyzesine benzemesini isterim [Çenesi ve dilinin pabuçluğu benzemese iyi olur ama :)].

Simay 6,5 ayı bitirdi. İlk 3 ay ben baktım. Sonra işe başladım, 1 ay anneanne baktı. Aralıkta tekrar izin aldım, 1 ay daha başbaşa kaldık. Ocakta babaanne geldi. Şubat'ta tekrar anneanne ve teyzesi kaldı kuzuyla beraber. Bu hafta ve önümüzdeki hafta da babaanne bakacak. Sonra, yani Simi 7 ayı bitirince, bizim için yeni bir dönem başlayacak. Bakıcımız, Meryem Teyze'miz başlayacak işe. Bu arada, süt izni nedeniyle Ağustos'a kadar pazartesi günleri evdeyim. Çalışıyor olmaktan dolayı vicdan azabı duymuyorum. Kızımı emin ellere teslim ettiğimi biliyorum ve bunu ona da sık sık söylüyorum: "Seni yeterince sevmeyeceğini düşündüğüm insanların kucağına asla vermem."

Meryem Abla 3 yıldır bize temizliğe gelirdi. 3 çocuk, 2 torun sahibi. Eşini çok gençken kaybetmiş. En küçük çocuğu daha 6 aylıkmış. Temizlik konusunda çok maharetli değilse bile güvenilirliği, samimiyeti nedeniyle tercih ettik biz onu. Büyük oğluyla bir müddet beraber çalıştık. Kızı da bir arkadaşımızın yanında çalışıyor. Daha ortada gebelik felan yokken konuşurduk onla, çocuk olursa sen bakarsın diye. Her gördüğünde de torunum nerde, niye yapmıyorsun derdi :) Kısmet bu zamanaymış.

Büyükannelerden ziyade bakıcıyı tercih etmemin en önemli sebebi evde sürekli annelerle yaşamanın bizi artık yormaya başlaması. Anneanne Ankara'da yaşıyor. Dolayısıyla geldiği zaman sürekli kalmak zorunda. Babaanne de tek yaşıyor, e o da geldiği zaman yatılı kalıyor. Kocamla başbaşa olmaya hasret kaldık resmen. Bunun böyle olacağını bildiğim için daha hamileliğin başında demiştim büyükannelere bir müddet siz bakarsınız, sonra Meryem Abla gelir diye. Hoşlarına gidip gitmemesi hiç umrumda olmadı açıkcası. Ev benim, kız benim :) Çok şükür ki Simay uyumlu ve sakin bir bebek, yabani değil. Meryem Abla'nın gül gibi bakacağına ve herşeyden önce çok seveceğine eminim. Büyükanneler de hazır kıta olarak yedekte olacaklar tabi.

Salı, Şubat 01, 2011

Çocuklarınız

Çocuklar, sizin çocuklarınız değil

Onlar kendi yolunu izleyen 'hayat'ın oğulları ve kızları

Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler

Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller

Onlara sevginizi verebilirsiniz,düşüncelerinizi değil

Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.

Bedenlerini tutabilirsiniz,ruhlarını değil

Çünkü ruhlar yarındadır

Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz

Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları

Kendiniz gibi olmaya zorlamayın

Çünkü hayat geriye dönmez

Dünle de bir alışverişi yoktur


Siz yaysınız,çocuklarınız ise

Sizden çok ilerilere atılmış oklar

Okçu,sonsuzluk yolundaki hedefi görür

Ve o yüce gücü ile yayı eğerek

Okun uzaklara uçmasını sağlar

Okçunun önünde kıvançla eğilin

Çünkü okçu,uzaklara giden oku sevdiği kadar

Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever


Satırları sahibi Halil Cibran. Beni Halil Cibran'la tanıştıran Öykü'ye ve onun nezdinde Sezen Aksu'ya teşekkür ederim :)