Cuma, Ocak 14, 2011

Çok şükür


Hep neşeli bir çocuk olsa diye dua ederdim. Çok şükür ki öyle oldu kızım.

Gazlı bir bebiş olması nedeniyle ilk 40 gün sürekli ağladı. 40. günden sonra şiddeti düşse de yine de çok ağlak bir bebekti. Çok heveslenmeme rağmen doğum iznindeyken pek de gezemedik kendisiyle. Ama 3. aydan sonra bir haller oldu. Gaz sorunu azalınca ağlama da azaldı. Gülücükler arttı. Hatta kahkaha atar oldu. Şimdi sadece uykusu gelince ağlıyor, hatta kendini kaybediyor uyku ağlamasında ama en fazla 10 dk. sürüyor bu ağlama krizleri. Kucağımızda uyuyor hep, şikayetçi de değilim bu durumdan. Çok şükür ki mutlu bir bebek. Kalabalığı, etrafta birilerinin olmasını çok seviyor. "Pişt" diyene gülücük atıyor. Allah eksiltmesin o gülüşünü.

O kadar güzel ki kokusu, içime çekmeye doyamıyorum. Muazzam güzel bir duygu annelik. Annemin de beni bu kadar sevmiş olabileceğine inanamıyorum nedense :)
Geçen hafta işbaşı yaptım. Aslında Kasım ayında 3 hafta çalıştım. Sonra yıllık iznimi alıp, aralık boyunca yine evde kaldım ama şimdi işbaşı yapmak daha zor oldu. Zira geçen sefer daha bu kadar farkında değildi dünyanın. Şimdiki gibi oyunlar oynayıp cilveleşmiyordu bizimle. Bir de ilk 3 ayın acısını çıkarırcasına hava güzel olunca atıyorduk kendimizi dışarılara. Şimdi ancak haftasonları çıkabiliyoruz. Sleepy wrap aldım, fink atıyoruz sokaklarda. Evde bile kullanıyorum, Simi'yi oturtup içine yemek yapıyorum, evi süpürüyorum vs vs.

Doğum izninden sonra bebiş 1 yaşına gelene kadar günde 1,5 saat süt izni veriyor yasalar. İşyerim süt iznimi haftada 1 gün toplu kullanmama onay verdi. 4 gün çalışıp 3 gün evde olacağım. Pazartesileri de evdeyim 10 Ağustos'a kadar.
Emzirmekten acaip keyif alıyorum. Simoş da çok seviyor emmeyi. 1. aydan sonra mamayı kestik, sadece anne sütü aldı. Ancak doktoru kilo alımını az bulduğu için 4,5 aylıkken ek gıdaya geçtik. Meyve, yoğurt, kaşık maması ile başladık. Elma ve muza bayılıyor. Yarın ilk kez sebze çorbası vereceğim. Buraya yazayım da belge olarak kalsın, aksini yaparsam hatırlatırsınız: Yemek konusunda çocuğu zorlayan, yemediği için ağlama krizleri geçiren, elinde rondo ile yaşayan bir anne olmak istemiyorum. Ben liseye kadar çok iştahsız bir çocuktum. Ağzımdan tükürürdüm, bir lokmayı saatlerce ağzımda tutardım, onlar görmezken çöpe atardım, gün içinde hiçbirşey yemeden akşama kadar dururdum. Annem sinir krizleri geçirirdi. Ama kuvvetli bir bünyem vardı, yemek yemediğim için hasta olduğumu hatırlamıyorum hiç :)
Son olarak, Öykü'nün şu yazısını çok sevdim. Ben de aynen onun gibi düşünüyorum. Hiç acemilik hissetmedim ben doğurduğumdan beri, hiç telaşlanmadım, o bilgelik sanki hep içimde vardı... Ne tırnağını keserken, ne de altını değiştirirken birilerinin yardımına ihtiyaç duymadım. 1 aydan sonra banyosunu bile tek başıma yaptırır oldum. Dedim ya, muazzam bir şey bu annelik.