Salı, Temmuz 08, 2008

Haydi hayırlısı

Biz ne zaman büyüdük? Ne zaman geçti koskoca 30 yıl? Daha dün gibi hatırlıyorum 33 yaşındaki öğretmenim için "yaşlı kadın" dediğimi. İlkokul 2. sınıftaydım. Yaşlı olmam için şurada kalmış "3 yıl"! Ama ben hala kendimi üniversite öğrencisiymişim gibi hissediyorum (ufal da cebime gir sayın yazar!). Hala kumaş pantalon (veya etek)-topuklu ayakkabı-gömlek üçlüsüne alışamadım. Zaten pek giymiyorum da*.
Konuya girme sebebim şudur ki, sanırım artık büyüdüm ben ve anne olma vaktim geldi (Aslında geçiyo bile). Biyolojik saat işlemeye başladı. Daha 3-5 ay öncesine kadar kendime çok uzak gördüğüm hamilelik, çocuk, bebek, viyaklayarak ağlama, gece uykusuz kalma, kendine vakit ayıramama, sana bağımlı bir varlık için sürekli ve kendinden fazla endişelenme vs vs vs vs olayları artık ciddi ciddi kafamda dolaşmaya başladı. Sadece benim değil, kocamın da kafasında dolaşmaya başladı. Dedim ya, daha 3 ay önce ağlayan bir bebek duyduğumuzda "oww, nasıl çekilir ki bu ses sürekli" dercesine birbirimize bakan biz ikimiz galiba artık bu sesi sürekli olarak evde duymak istiyoruz. Olabilecek bütün yaptırımları, annelerin, babaların, akrabaların, bakıcıların, doktorların hayatımıza çok daha fazla girmelerini felan da göze alıp korunmayı bıraktık. Ben de folik asite başladım.
Sandalyeden düştükten sonra geçirdiğim rahatsızlık sonrası görüşmüştüm bir prof.la. Ultrasonla yaptığı muayene sonrasında hiçbir sıkıntım olmadığını, herşeyin normal gözüktüğünü söylemişti. Bebiş için aylarca hatta 1-2 yıl uğraşan arkadaşlarımız var. Bizde durum ne olur bilemem ama eğer ki bir rahatsızlığımız yok ise *umuyorum* yakın bir gelecekte hayatımızı tamamen değiştirebilecek bir haberle çıkabilirim karşınıza sayın okur.

* Çalıştığım işyeri teknik ağırlıklı olduğu için kıyafet zorunluluğum yok ve çoğunlukla kot pantalon-tişört ile geliyorum laba.